house m.d.

hastane dizilerinin tillahıdır. 6. sınıftayken falan sanırım. tnt'de verirlerdi 12 gibi hiçbirini kaçırmazdım. sonrasında tabii ki baştan sonra bitirdim. herkesin izlemesi gereken kült bir dizidir. aklıma gelen en sevdiğim bölümü "three stories" adlı bölümdür. hala hatırlarım mizahi yönü yüksek bölümlerden biridir.

doktorların ingilizce versiyonudur ama efsane dizidir

kendisini idolüm olarak görmekteyim saygılarımla

izlediğim en iyi dizi serilerinden biriydi. (bkz: it's not lupus)

idol karakter oluşturabilen kült amerikan yapımı dizidir. baş karakter (bkz: gregory house) sayesinde her ülkeden gençler -ki kendimi bu gençlerden görüyorum- etki altına girebilmiştir. fakat ne yazık ki 2012 yılında yayın hayatını sonlandırdığı için giderek unutulmaya yüz tutacaktır.

acayip gerdi bu dizi beni. bir türlü sonunu getiremedim. keza aynı şekilde six feet under da öyle. (bkz: ölüm)

ulan izliyodum kaçıncı bölümde kaldığımı unuttum baştan başladım.

yok denmiş ama sonlara doğru bir bölümde bir hasta da lupus teşhisi konmuştu diye hatırlıyorum . --- spoiler --- ölmüyor --- spoiler ---

herbokolog

bugün başladığım 4 bölüm izlediğim dizi :)

tibbi terimlerin %99 oraninda dogru kullanildigi, gercege uygunlugu diziyi egitsel amacli bir yapima cevirmeden tutturabilmis kaliteli dizidir.

defalarca başlayıp bitirdiğim şuan sağlık okumama neden olan dizidir

egoist, uyuşturucu bağımlısı bir doktorun hikayesi. tekrar tekrar izlenir.

başladım umarım ömrüm bitmeden dizi biter. ilk bölümünde ben ne izliyorum dedirtti çekimler, müzik ve kurgu. sonra onlar oturuyor ama ilk bölümle bırakacak olan bırakmasın.

everybody lies.

adam gibi adam, dizi gibi dizidir, doktorlar halt etmis..;)

birden fazla bitirdiğim, her seferinde severek izlediğim nadir dizilerden. senaryosu o kadar ayrıntılı ve küçük detaylar ile dolu ki ilginizi çekince bırakamıyorsunuz. özellikle gregory house'un egosunu izlemeye doyum olmuyor. unutulmayacak bir dizi. (bkz: gregory house) (bkz: hugh laurie)

gelmiş geçmiş en iyi sezon finallerini yapan dizidir.

dördüncü sezona geçeceğim artık şu dizide bi şey değişsin vallahi rutine bağladık hapishanede geçen oz bile bunun onda biri rutin değildi. ayrıca bunlar gerçek hayatta ne işimize yarayacak diye bağırmak istiyorum kullanılan terimler hep tekrar edildiği için aklımda kaldı iyice. mesela otoimmün hastalıkların bağışıklık sisteminin vücudun kendine saldırması ve misal lupus, wegener, addison ya da crohn hastalıklarının buna örnek olması benim nerede işime yarayacak unutmam lazım bunları.

topal, egoist, aşırı deha bir doktorun değişik vakaları çözmesinin anlatıldığı dizidir. en güzel bölümleri genelde sezon sonu bölümleridir. 5. sezonda bitmiş gibi yapmış fakat bitmemiştir. 8 sezondur.

efsane bi dizidir her bölümün sonunda vay bee dersin izleyeli baya zaman oldu ama aklımda hala şu replik var " tatata tata taaaaaaaa lenfomaaa "

yaklaşık 40 gün sonunda bitirmiş olduğum harika dizi. karakterlerine bu kadar bağlanabileceğimi düşünmezdim. bittiğinde bu kadar üzüleceğimi de aynı şekilde. size cidden baştan sona manalı ve düşündürmeye yönelik bir serüven sunuyor bu dizi. diyaloglarındaki mantık bile bi süre sonra zevk veriyor. kesinlikle izlenmeli. --- spoiler --- finali özellikle harikaydı bence. cameron'ı gördüğüm anda gözüm doldu mesela o an anladım ben bu diziyi de karakterlerini de sevmişim. --- spoiler --- foreman, silahsız kuvvet. sessiz güç. açıkcası hep ekibin en zekisi olduğunu düşündüm. tam bir kraaaal. seni öyleyeceğim. chase şerefsizi. öncelikle tam bir ibne olmasına rağmen çok sevdim. benim için üzerinde düşünülecek en çok şeyi bu karakter verdi bana. tanrı inancı, dış görünüş hakkında bi çok şeyi sorgulattı. house'un yerini alamazdı ama kimse alamaz ve hakeden biri varsa foreman'dan sonra chase'di bence. cameron be. aptal aşkın ve iyilik bağımlılığının savunucusu, kendi zayıflıklarını başkalarının zayıflıklarını örterek kapatma konusunda akıl hocam. akıllı olduğu kadar saf ve bi o kadar da güzel olan kadın. seni özledim bile neredeydin son zamanlarda? özlemeye devam edeceğim. wilson, hepimizin içindeki mağdur iyi taraf. dünyada böyle güzel adamların olmadığını bilmek üzüyor. kalan hayatımı keşke senin gibi bi dostum olsaydı diyerek geçireceğim. ''cancer is boring''. umarım ölmemişsindir. taub. bu adam da ezilmişliğin doğurduğu bozuklukları, kendini savunma mekanizmasını ve sadakatsizliği çok düşündürdü bana. teşekkür ederim kral. açıkcası seçileceğin zaman ekipte sen yerine o yaşlı amcayı istiyordum, özür dilerim. kutner. belki de kafa yapısı olarak house'a en çok benzeyen ve buna dayanamayan adam gibi adam. ''istisnalar kaideyi kanıtlar'' lafıyla kalbimde yer edinmiş kral. yine ezilmişliği ve savunma mekanizmasını bana düşündüren diğer kişi. derinlerdesin. onüç. ölümü hissetmeyi insana düşündürüp kafayı yedirten, insanı hoyratlığa teşvik etmesine rağmen yaşadıkları, sonuçları ve olayları hep ağır olan karakter. sen de çok düşündürdün, unutulmayacaksın. adams ve park. sizlere uzun satırlar yazmak isterdim ama yolumuz çok kısa sürdü. yine de adams'ın gereğinden fazla güzelliğine laf etmeden geçemezdim. çok güzeldin beeeeee. amber ve masters sizleriyse hiç sevemedim kusura bakmayın. en sevdiğim yan rollerdeyse tritter ve dominika var kesinlikle. ikisinin de daha çok dizide olmalarını isterdim. herkesi değerlendirdin house hakkında konuşmadın diyebilirsiniz. malesef çapımı biliyor ve bu karakteri değerlendirme densizliğine düşmüyorum. sadece harika bir karakter olduğunu, bütünüyle harika bir karakter olduğunu söyleyebiliyorum. mutlaka bu adamın görüşlerini izleyin ve değerlendirin. harikaydı üzgünüm bittiği için. bana bunu izleten society'e son kez teşekkür ederek sözlerimi noktalıyorum.

şu dakikada ilk bölümünü izlemeye başladığım dizi. tabiki diziye başlamamın final haftamın gelmesiyle hiç bir alakası yok.

şuan misafir olduğu için onları bırakıp izleyemediğim dizi. ama kafam sürekli onda. bitirinceye kadar kimseyle muhattap bile olmak istemiyorum.

az önce birinci sezonunu bitirdiğim dizi. her ne kadar konuşulanların hala yarısını anlamasamda sürükleyici ve güzel gidiyor. dördüncü-beşinci sezonlara doğru baya bi tıbbi terim öğreneceğim sanırım. en azından bu dizidekileri. ekip mevzusunu hep sevmişimdir. diziye ayrı bi çekicilik katıyor.

stacy'e giderek sinir olduğum dizi. halbuki ortaya sinir birini atmadan da gayet güzel gidiyordu dizi.

--- spoiler --- şimdi 4. sezonunun son bölümünü izlemeye gidiyorum. bu sezonda beğenmediğim tek şey ekibin değişmesiydi. belki standarta bağlamaya başlamış olabilirdi ama ben onları böyle sevmiştim. oyuncu değişikliklerinden ve oyuncuların rollerinin değişmesinden hoşlanmıyorum. --- spoiler ---

en çok özlediğim dizi. rüyalarıma girmiş olan dizi. o ekiple gittim yemek yedim ben rüyamda. çok güzel diziler izledim ama hiçbiri bi house olmadı benim için. keşke tamamen unutup baştan izleme şansım olsa

eskiden ablamla beraber birkaç bölümünü izlemiştim. eks aşkım diyebilirim.

elimde olmayan sebeplerden dolayı 1 hafta kadar izleyememiş olup şuan 6.sezonunu yarıladığım dizi. 6.sezonun başlangıcı efsaneydi. sezonda bununla birlikte mükemmel gidiyor. house'un her halini seviyorum sanırım.

sadece (bkz: olivia wilde) icin bile izlenebilir dizi. yok böyle güzellik aga allah ozene bezene yaratmış yemin ederim.

"eğer kimse sizden nefret etmiyorsa, yanlış bir şey yapıyorsunuz demektir." "insanlar en az çaba harcayarak en fazla kazancı sağlayacakları yolu tercih ederler." "sevginin mucizesi mi? sizi seven kişinin sizi öldürme ihtimali bir yabancınınkinin iki katıdır." "insanlar asla değişmez, sadece gerçekte oldukları kişiye dönüşmeye başlarlar." "insanlar alacaklarını alırlar, hak ettikleriyle bir alakası yok." "herkes yalan söyler."

--- spoiler --- ilk sezonlarını ard arda izlerken son sezonları bitmesin diye izlerken araya sürekli film katıyorum. ve ne kadar uzatmaya çalışsamda son sezona gelmiş bulunmaktayım. az önce son sezonun ilk bölümü izledim ve şok oldum. house'un kendisini cezanlandırmak isteyeceğini tahmin ediyorum ama hapse girmek? 2. bölümünüde izledim ana kadronun yarısı yok. 13, taub, chase, cuddy ve benim hala vazgeçmeden beklediğim cameron. bu şekilde devam ederse bırakmam yine izlerim. ama sorun bi bakalım mutlu mu izlerim? tabiki de hayır. bitirdikten sonra moralimin düzelmesi için ilk sezonunu yeniden izlemem gerekir. olmuyor böyle eskilerden birilerinin gelmesi gerek. --- spoiler ---

-"bizi öldürmeyen bizi güçlü kılar." değil mi? nietzsche de melarsoprol alsaydı, öyle ukalalıklar yapmazdı.

--- spoiler --- bitti. alın işte bitir bitir dediniz bitti. son sezonu bitmesin diye uzunca bir süre sürükledim ama bitti. yarım hissediyorum şuan. çocuğu elinden alınmış penguen gibi hissediyorum. aptal öldü diye ağladım. öldüğünü zannedip inandım. 8 sezon boyunca inandığım tek numarası buydu. çok güzeldi be. 8. sezon ne kadar standartın altında olsada her sezonu güzeldi. keşke biraz daha uzun sürseymiş diyorum. kaldım işte ortada napacağım şimdi. uzun uzun yorum filan da yapmayacağım. kırgınım çok. --- spoiler ---

türkiye'ye uyarlansa başrol behzat ç olurdu herhalde ben 2012 de izlemeye başladım zaten o sezonda final yaptı 😂bence çok kaliteli bi yapım izlerken çoğu zaman kendimle konuşurken buluyorum kendimi house reyizin itlikleri beni geliştiriyor 5 yık sonra hastalar üzerinde denerim inş 😁

doktor dizilerinin babasıdır. 4 bölümde bir diziye aşık olunur mu? hatta ilk bölüm başladı 10. dakikasında aşık oldum diyebilirim. bunu izledikten sonra bütün doktor dizileri veya dizi-filmlerdeki hastane sahneleri aşırı aşırı dandik geliyor.

bu aralar yeni izlemeye başladığım dizidir sözelci olduğum halde keşke tıp okuyabilseydim dedirtti bana doktorumuz biraz ukalâ ama olsun ayrı hava katıyor :))

Şöyle bir fotoğrafla da noktayı koymak istedim :d iyi geceler

sanırım izlemeyi fazla abarttım. az önce cildimi kötüleştiren bi kozmetik ürünün içeriğini araştırdım ve içinde demir oksit olduğunu görüp çöpe attım. ah cameron yerine orada olabilirdim. her şeyi sorgulamaya başladım sağlık açısından.

"herkes yalan söyler." "gerçekler yalanla başlar." "i̇nsanlar, insanlar hakkında teorileri olan insanlardan nefret eder." "iyi şeyler genellikle, kötü şeyler bazen olur." "eğer iyileşirse ben haklıyım, ölürse sen haklısın." "neden her zaman iyi bir şey olsa tüm övgüleri tanrı alıyor?" "yalnızlığı seviyorum. en azından böyle daha iyi olduğuna kendimi ikna ettim." "kurallar kendi kararlarını veremeyen aptallar için bir kılavuz gibidir." "tanımadığın birinden nefret edemezsin." " - insanları uzaklaştırıyorsun. + bunu üç yaşımdan beri yapıyorum." "eğer yalan söylemeyi bilmiyorsan sana yalan söylendiğini de bilmezsin." "herkesin yalan söylemesi,insanoğlunun temel gerçeğidir. tek değişken hangi konu hakkında olduğudur." "i̇nsanlar aşk olmadan yaşayamayacaklarını söylerler, onlara oksijenin daha önemli olduğunu söyleyin." "teselli olacaksa söyleyeyim. zaten herkes yalnız ölür." "duygular mantıklı kararlar almanızı sağlasaydı duygu olmazlardı." "saygı duyulmayı hak eden kişilere saygı duyarım." "hata yapmak tıbbın doğasında var. birilerini öldüreceksin. eğer bu gerçeği kaldıramıyorsan başka bir meslek seç, veya tıp okulunu bitir ve öğretim görevlisi ol." "ben seni öldürebilirim. vakti geldiğinde istersen öldürürüm. hatta şimdi bile öldürebilirim, arkada bir beyzbol sopası olacaktı." "bir şeyin gerçek olmadığın bildiğin halde onu sevmeye devam edebilirsin." "en başarılı evlilikler yalanlar üzerine kuruludur." "sadece fakir insanları öldüren hastalıklara çare bulmada para yok." "bilmemek yapmaya korktuğum şeyleri yapmamı sağlıyor." "i̇nsanların daha güvenli araba kullanmasını istiyorsan,hava yastıklarını çıkartıp, boyunlarını hedef alan bir maket bıçağı yerleştir. kimse saatte 5 kilometreden fazla hız yapamaz." "house - siz parazit var. hasta - bir şey yapabilir misiniz? house - sadece 1-2 aylığına. ondan sonra paraziti almak pek çok eyalette yasa dışı oluyor. endişelenmeyin. pek çok kadın bu paraziti sevmeyi öğrenir, isim verir, küçük kıyafetler giydirir, parazitlerine oyun arkadaşları bulur." "biriyle ilgili gerçeği bilmek istiyorsanız en son kendisiyle konuşmalısınız." "bir deliyi, delilik yapmamaya ikna etmeye çalışmak da bir tür delilik." "hasta - bir diz ameliyatı geçirdi. house - anlıyorum. hasta - bir yıl kadar önce. house - evet hep söylerim, ses tellerine bu kadar yalın yerleri ameliyat etmeyin diye ama dinletemiyorum." "wilson - bindiğin gemi batsa, suda ne olduğunu bilmeden atlamazsın. house - beni utandırıyorsun." "wilson - biraz daha morfine ihtiyacım var. house - kalmadı. son sekiz saattir kendi stoğumdan harcıyorum. wilson - her ikimiz için de yeteri kadar hapın var mı? house - burada bir cemaate yetecek kadar ilacım var." "bu çok acınası. acınacak haldeyim. kanser olmuş bir onkolog. beni öldürebilecek onca şey varken... sanki bu evrenin bana kocaman bir orta parmak çıkarması gibi."

özledim senin ukalalığını özledim özledim senin teşhislerini özledim özledim özledim manyaklığını özledim

dünya dizi tarihinin en iyi karakterine sahip dizidir başucu dizimdir canım sıkıldıkça açar herhangi bir bölümünü izlerim

(bkz: hekimoğlu) adıyla uyarlanarak kanal d'de yayınlanacakmış. başrolde timuçin esen var. not: galip derviş'ten (orijinali: monk) öteye gidebileceğini sanmıyorum. ayrıca gregory house'tan bahsediyoruz, burada aynen alıp seyirciye sunmaları mümkün değil. shameless gibi sansürle iyice törpüleyip bambaşka bir dizi koyacaklar önümüze.

i'm addicted to you... her bölümde neden daha önce izlemeye başlamadım diyorum.

ben pek dizi insanı değilim, çok fazla sezonu olan dizileri başlayıp da bitirmekte başarılı değilim. bitirdiklerimin sayısı oldukça az. bunun dizi bazında ve genel olarak pek çok nedeni olsa da şimdilik bahsetmeye gerek duymuyorum. bu diziye devam etmemin sebeplerinden birine gelecek olursam; her sezon, sezon finali ve öncesi birkaç bölüm sezondaki diğer bölümlere kıyasla yaşananlar ve belirsizliğin verdiği her an her şey olabilir hissiyle kat be kat iyi oluyor. bölümler ne kadar iyi olursa olsun, finaller kötü olunca bir sonraki sezona geçiş isteğim yok olur. bu konuda house oldukça başarılı. birazdan 7. sezonun finalini izleyip son sezona geçmiş olacağım. daha şimdiden asıl finali heyecanla bekliyorum.

son 3 bölüm, izlemek ve bir süre daha beklemek arasında gidip geliyorum, duygusallaştım. son bölümün adına da "everybody dies" demişler, kapanışı ağlayarak yapacağım kesinleşti. :(